8 Eylül 2007 Cumartesi

Kim O.

Nerden çıktı bilmiyorum,
Mayıs’ın ortasında Büyükada’ya gitme fikri.
Kitaplarım ve müzikçalarım var,
on yıl önce misketlerimin olduğu çantada.
Gökyüzü gri, ve önümde bir deniz,
her baktığımda bir kez daha
beni kendisine hayran bırakan.
İskele boş, hava kasvetli,
yağmur yağsa sanki, bütün ada çocukluk kokacak.
Adını bilmediğim, ama nerde görsem
bana adayı anımasatacak
çiçeklerin açmasını sağlayan.
Donanma Sokak boş, birkaç top oynayan çocuk
ve balkonlarından onları izleyen anneleri dışında.
Sokak birisinin eksikliğini hissediyor anlaşılan,
ortama biraz renk katacak.

Parmağımı ve ağzımı gördüm birden sonra,
zile basan ve bağırmaya başlayan.
Kimin oturduğunu görmek için şimdi, eskiden oturduğumuz evde,
sanki birisini arıyormuş gibi: Levent! Levent! Armut mu, elma mı?
Yaşlı bir kadın çıktı pencereye ve nazikçe sordu:
Pardon, kimi aramıştınız? Koşarak uzaklaşmam, bana
küçükken zillere basıp kaçışımızı anımsattı.
Kim o ? Kim o? diye bağırdıklarında evsahipleri
O zamanlar on yaşındaki bir çocuk ne kadar bilirse o kadar
bilirdim kim olduğumu.
Şimdi de yirmi yaşındaki bir adam ne kadar bilirse
o kadar biliyorum, kimi aradığımı.

Levent Sevi 17 Kasım 2005 Sarıyer/Hisarüstü

1 yeni hayat karamelası.:

sera mizrahi dedi ki...

bir yerde bırakmak anıları. sonra oradan kaçarcasına uzaklaşmak, sokakların fısıltısını,sahildeki dalgaların bakışlarını görmezden gelmek.. çocukluğu ve anıları yok sayıyor olmanın getirdiği vicdan muhakemesi,korku..Büyükada.. Cuma 5.15 vapuruyla dolan, pazar 19.35'le ruhunu teslim eden bir kara parçasından daha ötesi.. her yaşayanında benzer,benzersiz hatıralar bırakan, arkanı dönüp gitmenin zor olduğu,adım atmanın korkuttuğu.. uzun zamandır yazmıyordum, kelimelerinin fısıltısı çekti beni,sürükledi buralara.. ada'nınkinden daha huzurlu,yoğun oldu.. teşekkür ederim levent sevi..