8 Eylül 2007 Cumartesi

Vesikalık.

Yavaş yavaş kuruyor gözyaşları,
bir cüzdanın içinden süzülen,
hayatları boyunca bir daha ulaşamayacakları
o tepenin içinden geçen
küçük bir yolcu treninde unuttukları.

İlk bulan ben değilim, o cüzdanı bundan eminim,
kaç kişi baktı bu fotoğraflara kimbilir, bir kadın
ve iki çocuk, ve hepsi ağlamaklı
sanki gözlerinin içine bakıyorlar babalarının.

Bir gün, başka bir istasyonda rastlarsam onlara,
şöyle söyleyeceğim: sizi gördüğüme sevindim;
sonra tepeye ulaşan trenden iner babaları,
gülümserler belki ve ben de gülümserim,
yavaş yavaş kuruyor olmalı gözyaşları.

Levent Sevi 11 Eylül 2006 Beyoğlu

1 yeni hayat karamelası.:

Ayşe Marika Sağlam dedi ki...

gidenleri beklemek....istasyondan el sallayanlara acımak, bir zaman sizin gibi ben de sevdiğim her şeye buradan el salladım gözlerimde yaşlar kurumadı 12 saat...bilmiyordum.herkes vardı o zaman gitmemişlerdi.kurumuş nisan çiçeklerine, ayazlı aralıklara küsecek kadar ayrı düşmemiştim kimseden.her şeyi kaybettiğimi sandığımda her şeyim vardı. el salladıklarıma kavuştum. o trende yan yana olduklarımızı, trenin vardığı yerde beni karşılayanı kaybettim asıl.göz yaşları bazen yanlış yerlere damlıyor bunu anlıyorum. bağırmak istiyorum istasyonda ağlamayın...asıl kavuştuklarınıza sıkı sarılın demeyi.... belki o fotoğrafta ben de vardım..levent bilmeden yine beni anlatmışsın...